24 Mart 2010 Çarşamba

ANLAMAK.. ZAMAN İSTER

Anlamak zaman alır.

Kendini anlamak, karşıdakini anlamak, anlatılanı anlamak, zayıfı güçsüzü anlamak, akıllıyı deliyi anlamak, dünyayı anlamak.

Artık duygusal zekanın baskın olduğu günlerdeyiz.

Çok zeki olmak yeterli değil kolay bir yaşam sürmek için. Anlamak ve anlatabilmek de en az onun kadar önemli.

Anlamak bir çığlıkla başlar.

Cılız, ürkek.

Doğulan dünyaya merhabadır ağlamaklı bu çığlık.

Ortam değişikliği , dünyanın algılanması bir çığlıkla anlatılır. Küçük ve korunaklı bir dünyadan, büyük ve çetrefilli bir dünyaya geçişin anlaşılmasını, gün ışığının parıltısını böyle anlatır doğan her bebek.

Kendini anlamak aslında insanı anlamaktır, insanları anlamaya giden ilk adımdır.

Kendini anlamak kolay mıdır? İnsan olduğumuzu kabul ederek başlarsak ilkin çok kolay olabilir kendimizi anlamak ve kabul etmek. Yani hataları, kusurları, yanlış anlamaları, yanlış anlaşılmaları, zaafları ama bir o kadarda güzellikleri ve özellikleri olan bireyler olduğumuzu peşinen kabul edip, en başta kendimize karşı dürüst olursak, bünyemizi bilir ve onda olanları ve olmayanları tespit edip, olmayanlar varmış gibi yaşamazsak , davranmazsak basittir bile kendimizin kendimiz tarafından kabulu yani kendimzi anlamamız ve kendimizle barışık olmamız.

Ancak olduğumuz başka bir kalıp içindeymiş gibi davranmak, giydiğimiz elbise pamukluysa pamuklu elbiseli, atlassa atlas elbiseli gibi davranmak doğamıza uygundur elbette. Yoksa sıkar elbiseler, dikişleri atar, o güzelim görüntü bozulur. İlle başka elbiselere özenmek gerekmez, sizin elbisenize özenenler olduğunu da hatırlamak gerekir arada bir.

Elbise olarak tanımladığımız aslında bizim dışa vuran yansımamızdır, davranışlarımızdır.
Dışa vuran ne kadar içimizdekiyse o kadar anlaşılır oluyoruz. O zaman da “Beni kimse anlamıyor" yakınmaları bize uzak oluyor. Böyle bir hayat da sade, kolay ve akıcı oluyor tabi ki.

Yine de anlaşılmamak mümkün müdür?
Mümkündür. Kişilik konularında olmasa bile dört duvar arası denilen ev halimizi bizden başkasının anlamasını ne beklemek doğru olur ne de başkalarının anlaması kolay olur. Zaten anlaşılmak istenilen noktalar da bunlar olmasa gerek.

Anlamak zaman alır.

Annemizin nazlı kızlarıyken yetişkin oluveririz hala çocuksu hallerimiz yitmemişken, hala arkamızı birileri topluyorken.

Yetişkinlik bazı sorumlulukları da üstlenmek demektir. Nazlı kızlar olduğumuz zamanlarda annelerimizin üstlendiği gibi. Sorumluluklar sonucu ortaya çıkan davranışlarımız belki nazlı kızlarken annemizde gördüğümüzde kızdığımız, kabullenemediğimiz, istemediğimiz davranışlar olabilir. Bir bakarız ki biz yapıyoruz onları. Annelerimiz yaparken kızdıklarımızı biz yapıverir olmuşuzdur. İşte annemizi anlama vaktidir. Hak verme, haksızlık ettiğimizi itiraf etme saatidir. Sık duyduğumuz “Büyüyünce anlarsın" laflarının boş olmadığını yaşayarak öğreniriz.Büyüdüğümüzü anlarız aynalar aksini söylese de söylemese de.

Yalnızlıkları anlarız, dostluk denilenin ne olup ne olmadığını anlarız. Menfaati anlarız, kalp kırmayı ve kırılmayı anlarız, kazanmanın kaybetmekten evla olduğunu anlarız insan kalbi konusunda.

Anlamak öğrenmektir. Gereken öğreniliyorsa eğer kalbin kırılması da iyidir, belki kırmak da ama sonu tatlıya bağlanıyorsa. Hatalarımızdan öğrenmeyi anlarız. Hatasız olunmayacağını anlarız yani insan olduğumuz anlarız sevabıyla günahıyla.

Yüzyıllar önce yazılmış bir dizenin hala taze olduğunu anlamak, "eğer o şair yazmasa idi bu satırları mutlaka bugün ben yazardım" bileşenine gelmek, çirkini güzel görmeyi becerebilmek, mutluluğun zoru kolaya çevirmeyi başarmak olduğunu ve mutluluğu tattırmanın da en has mutluluk olduğunu anlamak az bir şey değildir..Hayatın kendisidir.

Bir notanın ağlayışını duyumsamak, hiç tanık olunmamış olsa da o notalarla betimlenen acıları hissetmek, hırsı, öfkeyi, kederi anlayabilmek.. Dertlenmek, yalnızlığı hissetmek, duanın gücünü duyumsamak, kalabalıktaki yalnızları, gülenlerin iç acıtan öykülerini, yaşam kavgalarını anlayabilmek, insan olmak demektir..

Büyüsek de elimize batan bir kıymığın gözümüzden yaş getirdiğini anlarız. İnsan olmanın ağlamak da, gülmek de olduğunu anlarız. Ağlarken saçınıza dokunan bir el varsa yanıbaşınızda ne şanslı olduğumuzu anlarız şefkati hissederek.

Yaşamayı anlarız, severek, sevilerek, üzerek üzülerek. Yaşamın dümdüz bir yol olmadığını anlarız, inişleri çıkışları anlarız, düzlükleri, engebeleri, dibe vurmaları ama daha güçlü olarak yüzeye çıkmayı, düşüp kalkmaları, dizlerimizin yara bere içinde kalmasını ama her yaranın mutlaka kabuk tuttuğunu ve her kabuğun da mutlaka düştüğünü, yaraların izinin de çoğunlukla kalmadığını anlarız. Üzüntülerimizi unutturan en etkili ilacın aslında başkalarının üzüntülerini de görmek olduğunu anlarız.

Tebessümün, gülüşün, merhabanın, selamın, hal hatır sormanın, uzanan bir elin, tatlı bir çift sözün, henüz pişmiş mis gibi börek kokan bir evin kapısında güler yüzle karşılanmanın, evim diyebilmenin, dostum, arkadaşım, canım diyebilmenin nasıl da güzel olduğunu anlamak ne güzel bir öğreniştir.

Anlamak zaman alır.

Anlayana kadar daha çok anlatırız.
İlle de anlatırız.

Oysa anlamak , en başta da kendimizi, karşıdakini dinleyip anlamaya çalışmakla başlar.
ACEMIDEMIRCI

2 yorum:

  1. MERHABA ASEMIDEMIRCI,
    Dogrusu senden bir yazi bazar gunu bekliyordum,ama olmuyunca uzuldum,ama dun gorunce cok sevindim,ayni zamanda konu da guzel,baska tarafdan baksan bir azda bana aid,demi,,,
    Ben bir oyretmen oldukumcin cocuklara,yeniyetmelere hem tarih ,hemde hayat anlatmaliyim,su benim isim,borcum,.Evet anlatmak zaman alir,anlayana kadar,cok anlatiriz,simdiki
    cocuklari,yeniyetmeleri anlamakda ,anlatmakda cok zor, her kes bir birinin eksi olan aileden olursa,,,
    Bir zaman annem benide cok seyde uyarlarken,bazen anlamazdim,neden olmasin soran zaman kendin anne olunca bilirsen ,hep cevabi su olurdu,simdi anliyorum,bazen kendi cocuklarimi yeniyetme dovru oldugicin anlamakda zorlaniyorum,ama yenede anlamak ,yardimci olmak isterim,,,,
    COK ZEKI OLMAK YETERLI DEGIL,KOLAY BIR YASAM SURMEK ICIN.ANLAMAK VE ANLATABILMEK DE EN AZ ONUN KADAR ONEMLI.-harika ,su konuyu oyrencilerimle bele paylasacam,cok onemli bir yazi benimcin,sene tesekkurler,,,
    Asemidemirci, su yazinida yorunlamak zor,senin yeni yazilarini beklemekdeyiz,unutmaki benimkibi bir okuyanin her zaman var.
    YULIA.

    YanıtlaSil
  2. Yuliacım,
    Senin uzaklardan desteğin, yorumların benim için o kadar değerli ki.
    O kadar güç veren, yüreklendiren sözler duyuyorum ki senden.
    Bu anların bedeli yok, değerliler o kadar ama şu kadar çuval altın, şu kadar para denemeyecek bir değere sahipler, bedelsizler, çok değerliler.
    Canım arkdaşım, sana mesleğinden dolayı daha bir yakın olan konuda yazmış olduğum için ben de sevindim.
    Pek çok şeyi anlamak eylemini bu yaşta gerçekleştiriyoruz insanın doğası gereği eğer o yaşlarda gerçekleştirebilseymişiz pek çok sıkıntının üstesinden ya daha kolay gelirmişiz ya da onları daha ufukta göründüklerinde siler süpürürmüşüz, yanımıza uğratmazmışız.
    İnsan olmak için bazı sıkıntıları da tanımak gerekiyorssa eğer , eh, o zaman ben ona da şükrediyorum.
    Ellerine sağlık canım arkadaşım.
    Çok sevgilerimle.
    ACEMIDEMIRCI

    YanıtlaSil

Yorum yapmak için gmail adresi gereklidir...
Yorumlar, blog yöneticisi tarafından denetlendikten sonra, uygun bulunması halinde yayınlanacaktır...
İyi paylaşımlar...

İletişim: usayken@gmail.com